7 Ekim 2014 Salı

- Kurtuluş Savaşının Gizli Kahramanları - Topkapılı Cambaz Mehmet









Mustafa Kemal Paşa'nın emri böyle:

“Anadolu'ya silah ve insan kaçıracağız.”

İstanbul'un bütün kabadayıları, Topkapılı Cambaz Mehmet'in emrinde Milli Müdafaa Grubu olarak toplanmıştı. Topkapı' nın dar sokaklarında sağımızda koyu gölgeler bırakarak uzayıp giden ağaçlar arasında gizlenmiş demir parmaklıklarla çevrili bahçesinde üç çoban köpeğinin dolaştığı ahşap bir ev var. Evin pencereyle köşe duvarı arasında yerleştirilmiş kanepede uzanan Topkapılı Cambaz Mehmet bir yandan yağmurun sesini dinliyor, bir yandan da Çanakkale'de beraber savaştığı büyük komutan Mustafa Kemal'in dünkü görüşmede söylediği, ”Göreyim seni Cambaz Mehmet Bey!” sözleri sonra geçmişi canlanıyor gözlerinde Topkapı'daki üç sınıflı mahalle mektebinden haylazlığı yüzünden ayrılışı daha sonraları İstanbul'un sayılı külhanbeyleri arasında sivrilişi...

Cambaz Mehmet Bey'in Özellikleri: Tüm İstanbul'da zalimlere karşı gaddar; mazlumlara karşı merhametlidir. Çok zeki, şeytana bile külahı ters giydiren, tazı gibi koşan, silah atmada, bıçak sallamada üstüne adam olmayan İstanbul'da sayısız silahlı adamı ile tüm gizli işlerin yolu Topkapı' lıdan geçer. Aynı zamanda padişahın amansız düşmanıdır. Topkapılı, Mustafa Kemal'in emrine binaen görüşmelerini kendi evinden yürütüyordu. Yine bir akşam Ali Bey ve arkadaşları ile gizli bir görüşme yapacaklardı.

 O gece eve Yüzbaşı Emin Ali Bey'den başka deniz yüzbaşısı İsmail Hakkı Bey ,polis müdürü Sarazlı Ahmet Niyazi Bey ve diğer arkadaşları gelmişlerdi. Toplantıda alınan istihbarata göre 13 Kasım günü itilaf devletlerinin savaş gemileri limana geldiği haberi alınmış buna karşı Osmanlı devleti hükümetinin hiçbir karşı harekette bulunmayacağı belirtilmiştir. Bunun üzerine Cambaz Mehmet “Arkadaşlar bu millet asla uşak olamaz” diye söze başladı. Mustafa Kemal'in emirlerini arkadaşlarına da anlattı. Önce İstanbul'da örgütleneceğiz sonra depo ettiğimiz silah ve cephaneleri Anadolu'ya kaçıracağız. Bunun yanında Kurtuluş mücadelesine katılacak cesur Türk gençlerini Anadolu'ya kaçıracağız. Toplantının ardından herkes bu görüşmenin saklı kalması üzerine yemin etti. Düşman komutanını kaçıracaktık: 13 Kasım 1918 Türk tarihinin unutulmaz günlerinden biriydi. Cambaz Mehmet' e göre; düşmanın ilk hedefi "Anafartalar Kahramanı" olacaktı. "En küçük bir tutuklama girişiminde düşman komutanını kaçıracağım" diyordu.

Miralay İsmet Bey'in Harbiye nezareti müsteşarlığına getirilmesi haberi M.M. grubu üyelerini çok memnun etmişti. Çünkü bu sayede, terhis olan erlerin adreslerini ve ordudan alınan silahların nerede depolandığını öğrenmiş olacaklardı.

Anadolu’ya Silah Kaçırmanın Yolları: Birinci yol olarak Karadeniz Kanalı. Küçük deniz araçlarıyla silahlar önce Mürsel'e oradan da İç Anadolu'ya gönderilecek. Ağır silahlar ise İtalyan tüccarlar tarafından taşınacak.

İstanbul'un tüm hırsız ve yan kesicileri göreve çağırıldı: Topkapılı: "depolardan silah çalma işini üzerime alıyorum. İstanbul’un bütün tanınmış hırsızları, yankesicileri benim emrimdeler. Bu insanlar hırsızdırlar, yankesicidirler ama aynı zamanda sizin kadar, benim kadar vatanseverdirler." Topkapılı' nın evindeki toplantılar devam ediyor ve M.M.grubuna katılımlar her geçen gün artıyordu. Mustafa Kemal Paşa'nın koruma işini de Topkapılı bizzat üzerine almıştı. Bu gelişmelerin ardından yurdun çeşitli bölgelerinde meydana gelen Türklere karşı Rumların ve Ermenilerin işkenceleri artmıştı.

Topkapılı Mehmet Bey İlkokulu
 Mustafa Kemal Paşa bu tehlikeyi ortadan kaldırmak için o bölgeye gitmesi gerekiyordu. Bunun için görevlendirilmesi gerekiyordu. Harbiye nezaretindeki arkadaşlarının nüfuzlarını kullanması ile Mustafa Kemal'in istediği gerçekleşti ve Dokuzuncu Ordu Müfettişliğine tayin oldu. Bu durum İtilaf devletlerinin hoşuna gitmeyeceğinden bir takım hazırlıkların yapılması gerekiyordu. 15 Mayıs 1919 günü Galata rıhtımında olağanüstü önlemler alındı. Amaç Mustafa Kemal Paşa ile 19 kişilik maiyetinin Bandırma vapuruna sağ salim binişini sağlamaktı. Ayrıca yolculuk esnasında da güvenliği sağlayacak Cambaz Mehmet 50 fedaisini vapura yerleştirmişti.

Milli Müdafaa Grubu İstanbul’da bir çok hıyanet şebekesi ortaya çıkarmıştı. Bunlar içinde: Kürt Teali ve Teavün Cemiyeti, İngiliz Muhipleri Cemiyeti, Amerikan mandası vb. cemiyetler .Bu cemiyetleri etkisiz hale getirmek yine M.M. Grubuna düşüyordu. Saraydaki her türlü konuşma Damat Ferit'in yaverleri ve hizmetçileri tarafından Topkapılı' ya ulaştırılıyordu.

Anadolu'daki silahlı mücadeleye destek için gerekli silah ve cephanenin temininde Topkapılı' nın adamları büyük bir ustalıkla çalışmış ve bir gecede koca bir cephanelik boşaltılmış, ardından Taksim ve Maçka kışlaları da boşaltılmıştı.

M.M. Grubunun merkezi güvenlik nedeniyle başka yere taşınmıştır. Şimdi yapılacak daha önemli bir iş vardı: Damat Ferit'in konağını kontrol edecek M.M. ajanı gerekiyordu. Bu iş için olağan üstü yakışıklı mülazım-ı evvel (üsteğmen) Galip Bey biçilmiş kaftandı. Genç üsteğmen Galip Bey' in Damat Ferit'in yalısından göndereceği haberleri dikkatle bekleniyordu.

Ferit Paşa'nın yalısında General Harrington'un şerefine verilen yemekte tercümanın hastalanması üzerine Galip Bey tercümanlığı başarı ile yapmış ve İngiliz General’inin istediği cevapları verince hem Damat Ferit'in hem de General'in güvenini kazanmıştı.

Ferit Paşa yalısındaki sevgili: Üsteğmen Galip ile Ferit Paşa yalısında özel kalem müdürünün Nazan adındaki kızı birbirlerine âşık oldular. Galip Bey bu ilişkiden yararlandığında sadrazamın çalışma odasının anahtarı ve Osmanlının her türlü sırrı M.M Grubunun eline geçmiş oluyordu.

Hilafet Ordusu: Damat Ferit Türk Milleti'nin bağrında yeşeren Kurtuluş Ordusu'nun karşısına Hilafet Ordusu'nu çıkarmıştı. Galip Bey büyük bir başarı gösterip; Hilafet Ordusu'nun hareket planlarını ele geçirip Anadolu'ya bildiriyordu. Böylece Hilafet Ordusu daha harekete geçmeden karşı tedbir alınıyordu. Galip Bey'in bu üstün başarısı kendisini tehlikeli bir duruma düşürdüğünden deşifre olmaması için Anadolu'ya çağrıldı. Ve Büyük Kumandanın yanında yerini aldı.

Yüzbaşı Bennett: General Harrington istihbarat başkanlığına Yüzbaşı Bennett'i getirmişti.Bennett İngiliz hükümeti adına önemli işler yapıyor, bu da Topkapılı Cambaz Mehmet'in hoşuna gitmiyordu. Bunun üzerine Yüzbaşı Bennett'e bir suikast düzenlendi. Bennett ölmedi ama bacağından aldığı darbe ile tedavisine İngiltere'de devam edildiğinden etkisiz hale getirilmiş oldu.

Bu olay üzerine Topkapılı ve arkadaşları idama mahkum edildi.Fakat Topkapılı'nın üye olarak içine sızdığı İngiliz Muhipleri Cemiyeti Başkanı Papaz Frew bu kararı engellemiştir. Hafız Kemal; Camilerde verdiği vaazlarla Mustafa Kemal’in yapmış olduğu mücadelenin haklılığını vurguluyordu. Topkapılı memnundu, böyle din adamlarına ihtiyaç vardı.

Silah, silah, silah; Anadolu'da Türk Ordusu Büyük Taarruza hazırlanıyordu. Bunun için silaha ihtiyaç vardı. Bu ihtiyacı karşılayacak yer Maçka kışlasıydı. Burası bir İngiliz taburu tarafından korunuyordu. Kışlanın cephaneliğini boşaltacak emin bir yol aranıyordu. Nihayet Topkapılı düşüncesini açıkladı: Cephanelik tünel kazılarak boşaltılacaktı. Plan başarıyla uygulandı. İngiliz askerlerinin çok iyi koruduğu cephanelik içten içe boşaltıldı. Boşaltılan sandıkların içine toprak yerleştiriliyordu.

Bütün Depolar İnceleniyor: Topkapılı’nın İstanbul'un usta hırsızları görev başındaydı. Anadolu'ya tez elden top gönderilmesi gerekiyordu. Gelen raporlara göre Rami kışlası bu konuda gerçekten yararlıydı. Bir gece yarısı Fransızlar'ın gözü önünde Fransız askeri üniforması giymiş Türkler tarafından boşaltıldı.

Yunanlılar’a İngiliz desteği önleniyor: M.M. Grubunun yapması gereken çok önemli bir şey kalmıştı: İstanbul’da Yunanlılar'a sürekli yardım eden 50 bin kişilik İngiliz ordusu tereddütte düşürülmeliydi, ama nasıl? Topkapılı: "arkadaşlar biliyorsunuz Anadolu'dan gelen bütün mektuplar İngilizler ‘in kontrolünden geçiyor. “Eğer Anadolu'da Yunan ordusuna son darbenin vurulacağı haberi ile bir de İstanbul'da biraz kıpırdanmalar olursa İngiliz ordusu kıpırdamak istemeyecektir. Sonuç olarak bu plan tutmuştu. Türk ordusu Yunanlılar’ı İzmir'de denize dökmüştü. Ardından Mudanya Konferansı toplanmış İngiliz ve Yunanlıların kolu kanadı kırılmış oldu. Hemen sonra Lozan Barış Konferansı, 1 Kasım 1922 Saltanatın kaldırılması ve İstanbul hükümetinin boyunduruğundan kurtulmuş Türk ulusunun gerçek temsilcisi T.B.M.M. hükümeti milletin gerçek temsilcisi olmuştur.

Ankara Ekspresinde iki yolcu: Mehmet Bey ve Nurettin Bey görevlerini yapmış olmanın huzuru ile Ankara'nın yolunu tutmuşlardı. Topkapılı Nurettin Bey'e “Tarih böyle bir zafer yazmamıştır.”,” Mustafa Kemal Paşa 1918 yılında Şişli'deki evinde konuşurken büyük zaferin pırıltılarını görmüştüm. O zaman bana Mehmet, Çanakkale'de nasıl kazandıysak yine kazanacağız. Hele sizin gibi kahraman Türk evlatları oldukça ordumuzun yenilmesi imkânsızdır.” demişti.

Mehmet Beyi Mustafa Kemal Paşa karşıladı; hoş geldin, nasılsın bakalım diyerek elini uzatıyordu. Oturdular sohbet ettiler, Mustafa Kemal Paşa kendisine İstanbul mebusluğu teklif etti. Topkapılı, Paşa'nın teklifini kibarca reddetti. Mustafa Kemal de ,”Hiç değişmemişsin Mehmet yine o eski Topkapılı Cambaz Mehmet!” İstanbul'un Kurtuluşu: 6 Ekim 1923 günü büyük komutanın muzaffer ordusu İstanbul'a giriyordu. Topkapılı bu sahne karşısında sevinç gözyaşlarını döküyordu.

Mehmet Bey Topkapı'daki evine çekilmişti. Bir gün kapısı çalındı ve Nurettin Bey bir haber getirmişti. Meclis çalışmalarından dolayı Mehmet Bey'e 1500 liralık aylık bağlamıştı. Buna karşılık Mehmet Bey ,“Ben bir şey yapmadım, vatanım için üzerime düşen görevi yaptım. Bu ödüle layık değilim. Hayır, bunu bana yapamazlar.” diyordu. Bu sözler karşısında Nurettin Bey'in gözleri doldu. ”Ancak bu ödülü Kızılay'a devir muamelesini yapınız.” Nurettin Bey donakalmıştı, yapılacak bir şey yoktu.

Topkapılı 1932 yılı Haziran ayında öldü. Milli mücadeledeki hizmetlerine mükâfaten İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir. Kurtuluş savaşının adsız kahramanlarından biri daha böylece tarih oluyordu. Topkapılı Cambaz Mehmet'in oğlu Ali Büyükyılmaz babası gibi küçük yaşına rağmen babasının adına yakışır bir vaziyette bir Milli müdafacı olarak kendine düşen görevi yapmıştır.

Kaynak : Selahattin Salışık- Kurtuluş Savaşının Gizli Örgütü 1999



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.