MEHMETÇİĞİN ÇANAKKALE SAVAŞI'NI KAZANDIRAN YÜKSEK KARAKTERİ (M.K. Atatürk anlatıyor.)
Bomba sırtı
olayı ( 14 Mayıs 1915 ) çok önemli ve dünya harp tarihinde eşine rastlanması
mümkün olmayan bir hadisedir. Karşılıklı siperler arasındaki mesafe 8 metre,
yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekilerin hiç birisi kurtulmamacasına hepsi
düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerine gidiyor. Fakat ne
kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz? Bomba,
şarapnel, kuşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini
biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılma yok. Okuma bilenler Kur’an’ı
kerim okuyor ve cennete gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenlerse kelime-i-şahadet
getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak, cehennem gibi kaynıyor. 20
düşmana karşı her siperde bir nefer süngüyle çarpışıyor. Ölüyor, öldürüyor.
İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren dünyanın hiçbir askerinde
bulunmayan tebriğe değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale
muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.
Mustafa
Kemal
Kaynak: http://www.dersimiz.com/belirligun-324-Mehmetcigin-Canakkale-Savasini-Kazandiran-Yuksek-Karakteri.html#.VP4Sgo42d2E
MUSTAFA KEMAL'İN YÜCE MİLLETİMİZE BAĞIŞLANDIĞI AN ( M.K. Atatürk anlatıyor)
10 Ağustos
1915. Conkbayırı'nı almak ve bütün boğaza hâkim olmak için İngilizler 20.000
kişilik bir kuvvetle günlerce kazdıkları siperlere yerleşmişler, hücum anını
bekliyorlardı. Gecenin karanlığı tamamen kalkmış, tan ağarmak üzereydi. 8.
Tümen komutanı ve diğer subaylarımı çağırdım. Mutlaka düşmanı mağlup
edeceğimize inanıyorum. Ancak siz acele etmeyin, evvela ben ileri gideyim, size
ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birlikte atılırsınız. Bu durumdan
askerlerini de haberdar etmelerini istedim.
Hücum baskın
tarzında olacaktı. Sakin adımlarla ve süzülerek düşmana 20 - 30 metre
yaklaştım. Binlerce askerin bulunduğu Conkbayırı'nda çıt çıkmıyordu. Dudaklar
sessizce bu sıcak gecede dua ediyordu. Kontrol ettim. Kırbacımı başımın üstünde
kaldırıp çevirdim ve birden aşağı indirdim. Saat 04.30'da kıyametler kopmuştu.
İngilizler neye uğradıklarını şaşırmıştı. Allah Allah sesleri bütün cephelerde,
karanlıkta gökleri yırtıyordu. Her taraf duman içinde ve heyecan her yere hâkim
olmuştu. Düşmanın topçu ateşi gülleleri büyük çukurlar açıyor, her tarafa
şarapnel ve kurşun yağıyordu.
Büyük bir şarapnel parçası tam kalbimin
üzerine çarptı, sarsıldım, elimi göğsüme götürdüm, kan akmıyordu. Olayı Yarbay
Servet Bey'den başka kimse görmemişti. Ona parmağımla susmasını emrettim. Çünkü
vurulduğumun duyulması cephelerde panik yaratabilirdi. Kalbimin üzerinde
cebimde bulunan saat paramparça olmuştu. O gün akşama kadar birliklerin başında
daha hırslı olarak çarpıştım. Yalnız bu şarapnel vücudumda, kalbimin üzerinde
aylarca gitmeyen derin bir kan lekesi bırakmıştı. Aynı gün gece, yani 10
Ağustos günü, beni mutlak ölümden kurtaran ve parçalanan saatimi Ordu Komutanı
Liman von Sanders Paşaya hatıra olarak verdim. Çok şaşırmış, heyecanlanmıştı.
Kendileri de altın cep saatini bana hediye ettiler.
Bu
hücumlarda İngilizler binlerce ölü bırakarak tamamen geri çekildi ve
Çanakkale'nin geçilemeyeceğini iyice anlamış oldular. Mustafa Kemal
*NOT : -
Liman von Sanders'in 10 Ağustos 1915 gecesi Mustafa Kemal'e hediye ettiği altın
saat Anıtkabir Müzesinde bulunmaktadır. - Mustafa Kemal'in kalbinin üzerinde
parçalanan saat Almanya'da Soudus aile koleksiyonundadır.
— Yukarıdaki anı, Ruşen Eşref Ünaydın ve
A.Afetinan'dan alınmıştır.
BİR ÇANAKKALE KAHRAMANI:SEYİT ONBAŞI
1889 yılının
Eylül ayında Balıkesir'in Havran İlçesi Çamlık (Manastır) köyünde dünyaya
geldi. Babasının adı Abdurrahman, annesinin ki Emine idi. Seyit, 1909 yılının
Nisan ayı başlarında askere alındı. 1912'de Balkan Savaşları'na katıldı. Savaş
bitiğinde terhis edilmedi ve topçu eri olarak Çanakkale Cephesi'nde görev aldı.
Çanakkale Savaşları'nda gösterdiği kahramanlıkla adını Türk tarihine yazdırdı.
18 Mart Deniz Savaşı sırasında, Rumeli Mecidiye Tabyası'nda ayakta kalabilen
tek top vardı onun da mermi kaldıran vinci bozulmuştu. Seyit Onbaşı büyük bir
güçle 215 Okkalık mermiyi üç kez kaldırarak namlunun ucuna sürmüş ve bu
kahramanlığı ile Ocean gemisi büyük bir yara almıştı. Seyit Onbaşı 1918
sonbaharında köyüne döndü. sanatı olan ormancılık ve kömürcülüğe devam etti.
1934 tarihinde yürürlüğe konan soyadı yasasıyla "Çabuk" soyadını
aldı. 1939 yılında akciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle vefat etti. Seyit Onbaşı
Kaynak: http://www.dersimiz.com/belirligun-483-Bir-Canakkale-Kahramani-Seyit-Onbasi.html#.VP4Vt442d2E
ÇANAKKALE SAVAŞININ SOSYO-EKONOMİK SONUÇLARI
Anlaşma Devletleri tarafından Boğazların
açılarak Rusya'ya ulaşılması halinde Rusya, dış alım-satım olanağına
kavuşacağından, ekonomik dengesini kurup sıkıntıdan kurtulacak,
İngiltere-Fransa da Rusya ve Romanya'nın zengin buğday ürünlerinden yararlanıp,
gerek silahlı kuvvetlerinin, gerekse halkının yiyecek gereksinimlerini sağlamış
olacaklardı ki, bu gerçekleşememiştir.
Keza Boğazlar
açılabilseydi, Tuna yolu da yeniden trafiğe açılıp Karadeniz'deki 120 parça
ticaret gemisinden yararlanma olanağı elde edilecekti. Hâlbuki Çanakkale
Zaferi, yalnız Rusya ile İngiltere, Fransa'nın değil, bunların aynı zamanda
diğer Batılı devletlerle olan karşılıklı ticari ve ekonomik ilişkilerini de
olumsuz yönde etkilemiş, ne İngiltere, Fransa müttefiki Rusya'ya ihtiyacı olan
silah ve cephaneyi ulaştırabilmiş, ne de Rusya Batılıların ihtiyacı olan
buğdayını Akdeniz'e aktarabilmişti.
Birinci Dünya Savaşı başında Boğazların
kapatılıp, bu savaş sonuna kadar açılamaması, kuşkusuz uluslararası ticari
ilişkileri de olumsuz yönde etkilemişti. Nitekim Karadeniz'de; İngiltere,
Rusya, Fransa, Belçika ve İtalya'nın toplam 85; Yunanistan, Romanya, Danimarka,
İsveç ve Hollanda'nın toplam 27; Almanya, Avusturya-Macaristan'ın toplam 17
olmak üzere, genel toplamı l29'u ve toplam tonajı 350.000'i bulan ticaret
gemisi mahsur kalmıştı.
Yukarıdaki açıklamaların ışığı altında kısaca
denebilir ki, Çanakkale'de Türk Zaferi, iki yıl uzayan savaş boyunca Doğulu ve
Batılı müttefik devletlerin (Rusya-İngiltere-Fransa) ekonomilerinde sıkıntılar
yaratmıştır. Bu durum, özellikle Rusya'yı bunalıma sürüklemiş ve sonunda rejim
değişikliğine (komünizme) kadar gidebilmiş ve böylece de Rusya'nın savaş dışı
kalmasına yol açmıştır.
Zaferin,
yukarıdaki ticari ve ekonomik etkinliklerinin yanında, Türk ulusu açısından
sosyal alanda da etkileri görülmüştür. Çanakkale deniz ve kara muharebelerinde
toplam 211.000 insan zayiatı veren Türk ulusu, bu arada binlerce okumuş ve
aydınını da kaybetmişti. Kesin olmayan tahmini rakamlara göre, 100.000'den
fazla öğretmen Mülkiyeli, Tıbbiyeli ve Türk ocaklarında yetişmiş okur-yazar
yitirildiği sanılmaktadır. Böylece o günün koşullarında ülkenin beyin takımını
oluşturan küçümsenemeyecek bir sayıya ulaşan bu kayıpların, olumsuz etkileri,
savaş sırasında olduğu kadar, bu savaşı izleyen Türk İstiklal Savaşı'nda da
fazlasıyla hissedilmiştir. Nitekim 1923'te Cumhuriyetin ilanından sonra,
Atatürk'ün başlattığı inkılaplar ve bunların paralelinde girişilen reformların
kitlelere yaygınlaştırılıp mal edilmesinde, hayli sıkıntılar çekilmiştir
Kaynak: http://www.dersimiz.com/belirligun-485-Canakkale-Savasinin-Sosyo-Ekonomik-Sonuclari.html#.VP4R6Y42d2E
Kaynak: http://www.dersimiz.com/belirligun-485-Canakkale-Savasinin-Sosyo-Ekonomik-Sonuclari.html#.VP4R6Y42d2E
ÇANAKKALESAVAŞININ SİYASİ SONUÇLARI
Birleşik
Filo'nun ağır yenilgiye uğrayıp Boğaz'ı geçemeyişi, İngiltere ve Fransa'nın,
siyasi ve askeri saygınlığını bir hayli sarsmış, özellikle İngiltere'nin
denizlerdeki tartışılmaz üstünlüğü imajını ortadan kaldırmıştı. Bu durum, adı
geçen devletlerin sömürgelerinde bağımsızlık ve özgürlük akımlarının doğuşuna
ve dolayısıyla dünya siyasi haritasını değiştiren bazı gelişmelere yol
açmıştır.
Keza Avustralya ve Yeni Zelanda gibi İngiliz
dominyonu deniz aşırı ülke askerlerinin, sırf İngiliz çıkarları uğruna
Çanakkale'de Türklere karsı muharebeye zorlanıp, yabancı topraklarda
hayatlarını yitirirken, kafalarında yer alan bir takım sorular (niçin ve kimin
için dövüştükleri gibi), cepheden ailelerine gönderdikleri mektupların zamanla
açıklanmasında anlaşılmaktaydı. Bu da, onlarda gitgide ulusal bilincin
kıvılcımlarını oluşturmakta gecikmedi. Nitekim 9 Eylül 1922'de Yunanlılar
İzmir'de denize döküldükten sonra, muzaffer Türk ordularının Boğazlar bölgesine
yönelip yaklaşmaları üzerine, Churchill'in dominyonlardan yeniden yardım
istediği, Avusturalya Başbakanının, "Tek bir askerin hayatına tehlikeye
koymayacağını ve savaşa karar verilirse, dominyondan iş birliği istenmemesi
gerektiğini" belirten anlamlı bir yanıtıyla karşılaşmıştı.
Çanakkale
Muharebelerinin diğer ilginç bir yanı da, iki hasım ordunun dövüşken askerleri
arasında yakınlaşmanın getirdiği dostluğun, zamanla artmış olmasıdır. Gerçekten
Anzak asker ve komutanları, Çanakkale'de yiğitçe dövüşen Türklerin hem asker,
hem de insancıl yönlerini yakından izleyerek, onların kendilerine tanıtıldığı gibi
barbar bir ulusun çocukları olmadığını görüp anlamak fırsatını bulmuşlardı.
İşte bu durum, ülkeler arasındaki siyasi ilişkileri de olumlu yönde etkilemiş
ve savaş sonrasında, Avustralya ve Yeni Zelanda ile anlamlı dostlukların
oluşmasının başlıca nedeni olmuştur.
Çanakkale
Muharebelerinin bir başka ilginç tarafı da Orta Doğu'da bu günkü İsrail
Devleti'nin kurulmasında etken bir rol almış olduğudur. Nitekim Siyonist
liderlerinden Vladimir Eugeueniç, Gelibolu'daki "Gönüllü Yahudi Birliğinin
Hikâyesi" adlı eserinde, konuyu açıkça şöyle dile getirmektedir
"Gelibolu'ya yolladığımız 600 kadar gönüllü Yahudi askerlerinin savaşlar
sırasında gösterdiği üstün çaba ve başarı, davamızın dünyaya tanıtılması ve
dikkate alınması bakımından çok yararlı olmuştur." Gerçekten Birinci Dünya
Savaşı henüz sona ermemişken, 2 Kasım 1917'de benimsenen "Balfour
Bildirisi", bu günkü İsrail'in kurulmasında etken olması açısından önemli
bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir. Çanakkale Zaferi'nin daha
ilginç ve anlamlı bir sonucu da, doğunun büyük bir imparatorluğunu oluşturan
koskoca Çarlık Rusya’sının yıkılmasıyla kalmamış, ülkesinde güneş batmayan
Batılı büyük devlet olan Büyük Britanya İmparatorluğu'nda da ilk yarayı açmaya
yetmiş olmasıydı. Böylece emperyalizm tam çökmüş olmasa bile, bir hayli
sarsılmıştır.
Abdulgani BAĞIŞ
Kaynak: http://www.dersimiz.com/belirligun-482-Canakkale-Savasinin-Siyasi-Sonuclari.html#.VP4S-Y42d2E
Kaynak: http://www.dersimiz.com/belirligun-482-Canakkale-Savasinin-Siyasi-Sonuclari.html#.VP4S-Y42d2E
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.