5 Mayıs 2014 Pazartesi

İstihbarat- Eğitim- Bilim- Stratejik Bilgi Bankası










Bir ülkenin varlığını sürdürmesi ve vatandaşlarına iyi yaşam seviyesi sağlamasının yolları kaliteli eğitimden geçer. Eğitim programının daima günün şartlarına ve gelecek 25 sene sonra dünyadaki oluşabilecek koşullara göre yapılandırılması bu yüzden kaçınılmazdır.

Buna verilebilecek en güzel örnek İngiliz eğitim sistemidir. Burada İngilizlerin 1800’li yıllardan beri geliştirdikleri İngiliz İstihbarat sistemi ve Derin Devlet yapısına, uzman seviyesindeki adayların nasıl yetiştirildiklerini inceleyelim. Çünkü bu sistem ABD, İsrail ve değişik ülkeler tarafından kopyalanmıştır. Her devlet kendi şartlarınca bu sistemi millileştirmiştir.

İngilizler zamanın şartlarına ve dünyanın gelişimine göre eğitim programlarını güncellemektedirler. Bunu yaparken de, küçük yaşlarda öğrencilere fazlaca bilgi yüklemeye tercih ederler. Öğrencilere verdikleri öğretimle, onların yeteneklerini tartarlar. Bu kapasite tespitinden sonra, onları doğru buldukları alana yönlendirirler. Böylece daha lise yıllarında kendi dallarında küçük bir uzman durumuna gelen öğrenciler, bilinçli şekilde genişletilen ödevlerle Ulusal AR-GE çalışmalarının parçaları yapılır. Üniversite çağında ise öğrenciler, kendilerini tez hazırlayacak kabiliyette bu sistem sayesinde bulur. İngilizler böylece ellerindeki bilgi potansiyelini genişletip, geliştirirler. Ayrıca ellerindeki bilgileri zamana uygun şekilde güncelleştirirler. Bu da doğru sentezlemelerle doğru stratejileri beraberinde getirir. Ülkelerinde üniversite eğitimi yapan öğrencilerden böylece en yüksek verime yaklaşık randıman alırlar.

Çeşitli kitaplardaki en güzel örnekler İngiliz istihbarat teşkilatının çalışma sistemini açıklar.

Londra Üniversitesi, savaş taktiği ve güvenlik istihbaratı analizi yapıyordu.

Salford Üniversitesi, İngiliz dünya bölgesel hedef stratejileri analizleri üzerine çalışıyordu.

Pr. Andrew Mango
Nottingham Üniversitesi, siyaset bilimi üzerine uzmanlaşmıştı. Öğrencilerden herhangi bir ülke seçmeleri istenirdi. Ödevleri seçtikleri ülkenin kuvvetli ve zayıf taraflarını araştırmaktı.

Harvard Üniversitesi, Orta Doğu topraklarındaki madenler ve enerji kaynaklarını incelerdi.
Mesela Türkiye uzmanı Pr. Andrew Mango, Orta Doğu Ülkeleri ve Türkiye’nin bölünüp, buralarda daha fazla yeni devletler kurulması üzerine strateji geliştirdi.

Exeter Üniversitesi, burada Kürt Enstitüsü, Arap ve İslami araştırmalar Enstitüsü kurulmuştur. Bu üniversitede M6 yani İngiliz Dış İstihbarat ajanları yetiştirilir.

Exeter Üniversitesi
 Bunların görev yerleri Orta Doğu ve Türkiye’dir. Üniversitenin yasallaştırılmış gizli görevi, bu bölgede yaşayan etnik grupları, göç hareketlerini, siyasi ve dini yapıları incelemektir. ( Örnek verirsek İngilizler Güney Doğu Anadolu’daki aşiret ve mezhep yapısını Osmanlı’dan beri köylere kadar bizden iyi biliyordu. ) Bu çalışmalar sonunda bu ülkelerde nasıl bir alternatifle, kargaşa yaratabileceklerini incelerler. Zamanı gelince bu senaryolar, Küresel Sermaye’nin menfaatleri doğrultusunda uygulamaya konulur. İngiltere’de çeşitli üniversitelerdeki yapılanmalarının sadece bunlar küçük bir kısmıdır.

Bu verdiğimiz örneklerde görüldüğü gibi, üniversitede öğrencilere yaptırılan bu çalışmalarla dünyadaki ülkelerin jeostratejik, jeocoğrafik, jeopolitik ve daha değişik durumları için bilgiler toplanır. Bu ülkenin AR-GE çalışmalarının maliyetini aşağı çeker. Ayrıca daha üniversite sırasında öğrenciler uzman ve üretici (konularında yetişmiş elemanlar) durumuna getirilmiş olurlar. İstihbarat birimlerine bunlar arasından seçilecek adaylar yelpazesi bu yüzden çok büyüktür. Her bir aday kendi bölümünde uzman seviyesindeki kaliteli bir eğitim almış akademisyendir. Devlet birimlerine seçilecek bu uzman akademisyenlere, işe başlayacakları kurumlar sadece yeteneklerine göre bir temel eğitim verir.

İngiltere kökenli bu çalışmalar daha genişletilerek, sosyal teori tezi altında 1930’lu yıllarda ABD’ye, Avrupalı göçmenler sayesinde girmiştir. Böylece Amerikan sosyolojisinin ve istihbarat kavramının dar ufku genişletilmiş, sistem yeni ve değişik boyutlar kazanmıştır. Yöntem olarak hukuksal ve tarihsel yaklaşım arka plana itilmiş, sosyolojik, psikolojik, antropolojik ve ekonomik disiplinlerden yararlanılmaya başlanmıştır. 

Sonraki yıllarda ise ilerleyen teknoloji yeni kavramları da beraberinde getirmiştir. Bunlar parapsikoloji, biyokimya, atom fiziği, uzay ve gen çalışmaları, yapay zekâ gibi çeşitli alanlardaki çalışmalardan bazılarıdır.




Ayrıca ABD Haarp projesi altında doğal afet ve deprem teknolojileri üretmeye kadar işi ileri götürmüştür. Bu çalışmalardan özellikle Haarp projesi Rusya ve Çin’i çok tedirgin etmiştir. Sovyetler Birliği zamanında aynı senelerde Ağaçkakan projesi geliştirilmiştir. Rusya’nın bu çalışmalara devam ettiği bugün bilinen gerçektir.

Dünyanın yeni ikinci süper gücü konumuna gelen Çin’in ise son senelerde bu alanda gizlice Meridyen projesini devreye soktuğu ve rakiplerine yetişmek adına çalışmalar yaptığı bilinmektedir.

ABD’nin Haarp projesi aşamasını geçtiği ve  “ Yıldız Savaşları ” projesini de dünyaya ilan ettiği ise, diğer bir gerçektir.

Burada verdiğimiz örneklerde gördüğümüz gibi İstihbarat birimleri artık eğitim, bilim ve teknoloji ile ayrılmaz bir bütündürler. Ayrıca bu ülkelerdeki devlet kurumlarındaki devamlılık vardır. Her değişen siyasi iktidar ile birlikte devlet politikaları değişmez. 

 Bu kurumların Denetleme sistemleri ,ülkenin menfaatleri tehlike de olduğu zaman , yani olağanüstü durumlarda otomatikman devreye girer. Kurumsallaşmış ülkelerde bu mekanizmanın durdurulmasının imkanı yoktur. Kısaca başa geçen siyasi iktidar, görüşü ne olursa olsun ülkenin menfaatini ön planda tutmaya mecburdur. O da ülkesindeki insanların refah seviyesinin artırılmasından geçer.

Büyük ülkeler bu gelişmeler çerçevesinde, istihbarat birimleri dışında yeni kavram ve yeni yapılanmalar geliştirmek zorunda kalmışlardır. Bu yeni yapılandırılan birimi de kısaca STRATEJİK BİLGİ BANKASI olarak açıklayabiliriz.

Bu tip ülkelerdeki böyle yapılanmalar, kendi ülkeleri adına kısa, orta ve uzun vadeli senaryoları alternatifleriyle hazırlarlar. 

Şimdi bunun bizim ülkemizle ilgisi ne diyeceksiniz?

Kısa bir cevapla başlayalım. Ülkemiz için gelecek senelerde acilen çözülmesi gereken 3 ana unsur vardır.

1-      Yıkıcı deprem meydana gelme riskinin minimale indirilmesi.
2-      Küresel ısınma yüzünden oluşacak su sorunun çözülmesi.
3-      Türkiye’nin enerji üretiminde bağımsız hale gelmesi. (Örneğin geleceğin alternatif enerjisi olacak Toryum’un devreye sokulması)


Ters Açı 1923- Nazmi Gözlem




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.