12 Yaşındaki Nezahat Onbaşı
İlk
istiklal Madalyası bu küçük kıza layık görülmüştür.
Milli
Mücadele de ön saflarda Savaşmış Kahraman bir kız çocuğu Bu Milleti kim esaret
altına alabilir ki aşağıda okuyacağınız küçücük bir kız çocuğunun öyküsünden
çok, neden tarih boyunca hür yaşadığımızın delilidir.
Albay Hafız
Halit Bey komutasındaki 70. alayla birlikte Milli Mücadele saflarına katılmış;
ancak eşi Hadiye Hanım daha 24 yaşındayken vereme kurban gittiğinden ve o
yıllarda İstanbul işgal altında bulunduğundan, küçük kızını da yanında götürmek
zorunda kalmıştır.
Böylece
kader küçük Nezahat'ı, daha 9 yaşındayken cepheyle tanıştırmış, 12 yaşına kadar
tam üç sene müddetle cephelerde bilfiil babasının yanında savaşmıştır.
Nezahat
Onbaşı, babasıyla birlikte, Geyve Savaşı, Konya İsyanı, Birinci ve İkinci İnönü
Savaşları ile Sakarya ve Gediz Muharebelerinde yer almış ve gösterdiği kahramanlıklarla
70. alayın simgesi olmuş, alay kızlı alay diye anılmış hatta Mustafa Kemal Paşa
ve İsmet Paşa’nın dahi dikkatini çekmiştir.
Türk
ordusunun Yunan saldırısı karşısında zor duruma düştüğü Gediz Muharebesi,
yaklaşık 600 kişilik alayı ile Albay Halit’e sıkıntılı anlar yaşattığı ve
umudunu tükettiği bir noktada küçük kızı Nezahat atıyla askerlerin önünü
keserek babasının imdadına koşmuştur.
Küçük
Nezahat, cephe gerisine kaçmaya çalışan askerlerin karşısına, vatan sevgisiyle
dolu büyük yüreğiyle adeta duvar gibi dikilmiş ve bir çocuktan beklenmeyecek
muhteşemlikteki şu müthiş sözü haykırmıştır: "Ben babamın yanına ölmeye
gidiyorum, siz nereye gidiyorsunuz?" Atın üstündeki küçük kız, askerlerin
yüzüne, “vatan sevgisini ve şehadeti” tokat gibi indirince beyninden vurulmuşa
dönen Mehmetçiğin hepsi geri dönmüş ve çoğu o muharebede şehit düşmüştür. Ama
küçük Nezahat, bu büyük imtihanı kazanmıştır. O artık elinde oyuncakla
askerlerin arasında gezinen bir kız çocuğu değil, 70. alayın “Nezahat
Onbaşı”sıdır.
Nezahat
Onbaşı’nın kahramanlık hikâyesi, Cumhuriyet'in ilânından hemen sonra 30 Ocak
1921'de, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin en hararetli tartışmalarından birine
konu olacaktır
Bir
milletvekili Meclis Başkanlığı’na Nezahat Onbaşı'ya istiklal madalyası
verilmesini teklif etmiştir. Küçük Nezahat, Fransız İhtilali'nin simge ismi 16
yaşındaki Jan Dark (Jeanna D'Arc) ile özdeşleştirilmiştir. Bolu mebusu Tunalı
Hilmi Bey, İstiklal madalyasının da ötesinde Nezahat Onbaşı'nın asker
yapılmasını, Tuğgeneral rütbesiyle ödüllendirilip, “Paşa Hanım” olmasını önermiştir.
Sonunda, Emin Bey’in teklifi gereği minik kızın İstiklal madalyası ile
onurlandırılmasına karar verilmiştir. Böylece Nezahat Onbaşı, TBMM’nin İstiklal
madalyası ile ödüllendirdiği “ilk çocuk” olma unvanını elde etmiştir. Ne var ki
babası Albay Hafız Halit (Uzel) Bey ve kendisi defalarca başvurmalarına rağmen
maalesef İstiklal madalyasını Meclis’ten almayı bir türlü başaramamışlardır.
Bunun yerine Nezahat Onbaşı bir çeyizlik hediye ile taltif olunmuş, fakat o da
tıpkı İstiklal madalyası kararı gibi gerçeğe dönüşmemiştir. Yaşının küçük
olması sebebiyle Cumhuriyet’in kadın kahramanları listesine bile çok sonraları
girecektir.
Bundan 65
yıl sonra bir gazetecinin konuyu gündeme getirmesiyle dönemin TBMM Başkanı
Necmettin Karaduman tarafından kendisine takdir beratı verilmiştir. Nezahat
Onbaşı, 6 Temmuz 1986'da Dolmabahçe Sarayı'nda sessiz sedasız bir törenle
şükran plaketini aldığında tam 78 yaşında idi. 6 yıl sonra da madalyasını
göremeden hayata gözlerini kapayacaktı.
SON İSTEĞİ
TÜRK BAYRAĞINA SARILMAKTI
Annesinin
son günlerinde yeniden Milli Mücadele günlerini yaşamaya başladığını söyleyen
büyük kızı İnci Üçok (Baysel), Nezahet Onbaşı'nın ölüm anını şöyle anlatıyor:
"Çok rahatsızlanmıştı. Gülhane Askerî Tıp Akademisi'ne kaldırdık.
Hastanede, 'Bak gördün mü Alay geldi. Karşıda askerler. Bak kızım babam beni
almaya geldi. Alayın hepsi burada.' diyordu. Onlar son sözleri oldu."
Büyük kız
İnci, "Askerler onun her şeyiydi. Ay yıldızlı bayrağı ve askerleri
gördüğünde gözleri dolardı." diyor. Annesinin intizamlı bir hayatı
olduğunu, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı ile ilgili hatıralarını hep coşkuyla
anlattığını söylüyor.
İstanbul
Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi Felsefe öğretmeni küçük kızı Oya Baysel ise tek
bir isteğini yerine getiremediklerini dile getiriyor: "Onun son dakikasına
kadar hep yanında olduk. Tek isteği var yapamadığımız. Öldüğümde Türk bayrağına
sarın demişti. Bir takım asker geldi, cenaze törenine. Ama tabutuna al bayrağı
koyamadık. O günün telaşıyla birileri Bayrak Kanunu var deyip engellemişti. Biz
de unuttuk."
Nezahet Onbaşı adına yapılan okul |
Nezahet
Onbaşı 24 Eylül 1993'te GATA'da vefat eder. Ve eşinin yanına Karacaahmet
Mezarlığı'na defnedilir. O, ardında birçok kimsenin bilmediği tarih kayıtlarına
not düşülen bir kahramanlık hikâyesi bıraktı. Nezahet Onbaşı'nın alamadığı
İstiklal Madalyası TBMM'nin 69 numaralı Kanunu mucibince Cumhuriyet'in ilk
yıllarında 6 bin 920 kişiye verildi. Madalya alanlar arasında 70. Alay Komutanı
Hafız Halit Bey ve Nezahet Onbaşı'nın eşi Rıfat Baysel de vardı. Bugün Meclis
Kütüphanesi'nin raflarında yer alan 6 defterin kayıtlarına göre İstiklal
Madalyalı kahramanların ilk 1500'ü Atatürk'ün silah arkadaşları,
milletvekilleri ve cephede yer alan komutanlara verilmiş. Sonra erlere, halk
kahramanlarına, Maraş'a, Antep'e, Urfa'ya İstiklal beratı ve madalya verilmesi
kararlaştırılmış. Kayıtlara ilk İstiklal Madalyası olarak geçen tek taltif
Nezahet Onbaşı'ya yani bir çocuğa aitti. Ancak o madalyasını alamadan hayata
gözlerini kapadı
Haber Kaynağı : İnternet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.