27 Ağustos 2014 Çarşamba

Nezahat Onbaşı



12 Yaşındaki Nezahat Onbaşı

 İlk istiklal Madalyası bu küçük kıza layık görülmüştür.

Milli Mücadele de ön saflarda Savaşmış Kahraman bir kız çocuğu Bu Milleti kim esaret altına alabilir ki aşağıda okuyacağınız küçücük bir kız çocuğunun öyküsünden çok, neden tarih boyunca hür yaşadığımızın delilidir.

Albay Hafız Halit Bey komutasındaki 70. alayla birlikte Milli Mücadele saflarına katılmış; ancak eşi Hadiye Hanım daha 24 yaşındayken vereme kurban gittiğinden ve o yıllarda İstanbul işgal altında bulunduğundan, küçük kızını da yanında götürmek zorunda kalmıştır.

Böylece kader küçük Nezahat'ı, daha 9 yaşındayken cepheyle tanıştırmış, 12 yaşına kadar tam üç sene müddetle cephelerde bilfiil babasının yanında savaşmıştır.

Nezahat Onbaşı, babasıyla birlikte, Geyve Savaşı, Konya İsyanı, Birinci ve İkinci İnönü Savaşları ile Sakarya ve Gediz Muharebelerinde yer almış ve gösterdiği kahramanlıklarla 70. alayın simgesi olmuş, alay kızlı alay diye anılmış hatta Mustafa Kemal Paşa ve İsmet Paşa’nın dahi dikkatini çekmiştir.

Türk ordusunun Yunan saldırısı karşısında zor duruma düştüğü Gediz Muharebesi, yaklaşık 600 kişilik alayı ile Albay Halit’e sıkıntılı anlar yaşattığı ve umudunu tükettiği bir noktada küçük kızı Nezahat atıyla askerlerin önünü keserek babasının imdadına koşmuştur.

Küçük Nezahat, cephe gerisine kaçmaya çalışan askerlerin karşısına, vatan sevgisiyle dolu büyük yüreğiyle adeta duvar gibi dikilmiş ve bir çocuktan beklenmeyecek muhteşemlikteki şu müthiş sözü haykırmıştır: "Ben babamın yanına ölmeye gidiyorum, siz nereye gidiyorsunuz?" Atın üstündeki küçük kız, askerlerin yüzüne, “vatan sevgisini ve şehadeti” tokat gibi indirince beyninden vurulmuşa dönen Mehmetçiğin hepsi geri dönmüş ve çoğu o muharebede şehit düşmüştür. Ama küçük Nezahat, bu büyük imtihanı kazanmıştır. O artık elinde oyuncakla askerlerin arasında gezinen bir kız çocuğu değil, 70. alayın “Nezahat Onbaşı”sıdır.

Nezahat Onbaşı’nın kahramanlık hikâyesi, Cumhuriyet'in ilânından hemen sonra 30 Ocak 1921'de, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin en hararetli tartışmalarından birine konu olacaktır

Bir milletvekili Meclis Başkanlığı’na Nezahat Onbaşı'ya istiklal madalyası verilmesini teklif etmiştir. Küçük Nezahat, Fransız İhtilali'nin simge ismi 16 yaşındaki Jan Dark (Jeanna D'Arc) ile özdeşleştirilmiştir. Bolu mebusu Tunalı Hilmi Bey, İstiklal madalyasının da ötesinde Nezahat Onbaşı'nın asker yapılmasını, Tuğgeneral rütbesiyle ödüllendirilip, “Paşa Hanım” olmasını önermiştir. Sonunda, Emin Bey’in teklifi gereği minik kızın İstiklal madalyası ile onurlandırılmasına karar verilmiştir. Böylece Nezahat Onbaşı, TBMM’nin İstiklal madalyası ile ödüllendirdiği “ilk çocuk” olma unvanını elde etmiştir. Ne var ki babası Albay Hafız Halit (Uzel) Bey ve kendisi defalarca başvurmalarına rağmen maalesef İstiklal madalyasını Meclis’ten almayı bir türlü başaramamışlardır. Bunun yerine Nezahat Onbaşı bir çeyizlik hediye ile taltif olunmuş, fakat o da tıpkı İstiklal madalyası kararı gibi gerçeğe dönüşmemiştir. Yaşının küçük olması sebebiyle Cumhuriyet’in kadın kahramanları listesine bile çok sonraları girecektir.

Bundan 65 yıl sonra bir gazetecinin konuyu gündeme getirmesiyle dönemin TBMM Başkanı Necmettin Karaduman tarafından kendisine takdir beratı verilmiştir. Nezahat Onbaşı, 6 Temmuz 1986'da Dolmabahçe Sarayı'nda sessiz sedasız bir törenle şükran plaketini aldığında tam 78 yaşında idi. 6 yıl sonra da madalyasını göremeden hayata gözlerini kapayacaktı.

SON İSTEĞİ TÜRK BAYRAĞINA SARILMAKTI





Annesinin son günlerinde yeniden Milli Mücadele günlerini yaşamaya başladığını söyleyen büyük kızı İnci Üçok (Baysel), Nezahet Onbaşı'nın ölüm anını şöyle anlatıyor: "Çok rahatsızlanmıştı. Gülhane Askerî Tıp Akademisi'ne kaldırdık. Hastanede, 'Bak gördün mü Alay geldi. Karşıda askerler. Bak kızım babam beni almaya geldi. Alayın hepsi burada.' diyordu. Onlar son sözleri oldu."

Büyük kız İnci, "Askerler onun her şeyiydi. Ay yıldızlı bayrağı ve askerleri gördüğünde gözleri dolardı." diyor. Annesinin intizamlı bir hayatı olduğunu, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı ile ilgili hatıralarını hep coşkuyla anlattığını söylüyor.

İstanbul Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi Felsefe öğretmeni küçük kızı Oya Baysel ise tek bir isteğini yerine getiremediklerini dile getiriyor: "Onun son dakikasına kadar hep yanında olduk. Tek isteği var yapamadığımız. Öldüğümde Türk bayrağına sarın demişti. Bir takım asker geldi, cenaze törenine. Ama tabutuna al bayrağı koyamadık. O günün telaşıyla birileri Bayrak Kanunu var deyip engellemişti. Biz de unuttuk."

Nezahet Onbaşı adına yapılan okul
Nezahet Onbaşı 24 Eylül 1993'te GATA'da vefat eder. Ve eşinin yanına Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilir. O, ardında birçok kimsenin bilmediği tarih kayıtlarına not düşülen bir kahramanlık hikâyesi bıraktı. Nezahet Onbaşı'nın alamadığı İstiklal Madalyası TBMM'nin 69 numaralı Kanunu mucibince Cumhuriyet'in ilk yıllarında 6 bin 920 kişiye verildi. Madalya alanlar arasında 70. Alay Komutanı Hafız Halit Bey ve Nezahet Onbaşı'nın eşi Rıfat Baysel de vardı. Bugün Meclis Kütüphanesi'nin raflarında yer alan 6 defterin kayıtlarına göre İstiklal Madalyalı kahramanların ilk 1500'ü Atatürk'ün silah arkadaşları, milletvekilleri ve cephede yer alan komutanlara verilmiş. Sonra erlere, halk kahramanlarına, Maraş'a, Antep'e, Urfa'ya İstiklal beratı ve madalya verilmesi kararlaştırılmış. Kayıtlara ilk İstiklal Madalyası olarak geçen tek taltif Nezahet Onbaşı'ya yani bir çocuğa aitti. Ancak o madalyasını alamadan hayata gözlerini kapadı

Haber Kaynağı : İnternet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.