Van Gölü’nde özellikle 1993 –
1996 yılları boyunca iklim koşullarından bağımsız olarak meydana gelen su
düzeyi yükseliminin açıklaması, Van Gölü suyunun bileşiminde saklıdır.
Bilindiği gibi Van Gölü’nün suyu sodalıdır. Suda eriyik halinde bulunan iyonlar,
volkanomagmatik yeraltı suyu kökenlidir . Van Gölüne dolaylı olarak iyonik su
basan kaynaklar, büyük bir olasılıkla Van Gölü kuzey sahiline yakın dizilmiş
Tendürek, Süphan ve Nemrut “kıta ortası çizgisel volkanları”dır.
Bu volkanlar için
öğrencilerine çeşitli tezler hazırlatan ve deneyler yaptıran Van Yüzüncü Yıl
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın belirli güç odaklarını rahatsız
etmiştir. Küresel Sermaye özellikle bu çetin coğrafyadaki stratejik bilgilerin
ülkemizin eline geçmesi ve bu volkanlarda ölçüm yapılmasından fevkalade
tedirgin olmuştur. Benim fikrime göre Sayın Rektör’e tarih eser kaçakçılığı
suçlamaları bilinçli şekilde yapılmıştır. Bu şekilde kendisi kızağa
çekilmiştir.
1995 yılı itibarı ile bu konudaki en önemli
gözlem, Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ)
üzerindeki Van, Gerede, Bolu-Yeniçağa, Adapazarı-Sapanca ve Doğu Anadolu Fay
Zonu (DAFZ) üzerindeki Elazığ-Hazar göllerinde aynı anda meydana gelen
yükselmelerdir. Aralarında yüzlerce km. uzaklık olan bu göllerin ortak
özellikleri, litosfer kalınlığınca derinlere uzanan transform faylar üzerinde
bulunmaları ve az ya da çok sodalı olmalarıdır. 1993-1996 yılları boyunca ortak
yazgıları ise yaklaşık 2 m.’nin üzerinde su seviyesi yükselmeleridir.
Diğer taraftan KAFZ'nun uzantısı üzerindeki
Urumiye gölü su düzeyi seviyesi yükselirken, büyük fayların tam üzerinde
olmayan ve aynı iklimsel koşullara sahip olan Gökçe gölü su düzeyi alçalmıştır.
1993 -1996 yıllarındaki
yükselim, mevsimlik salınımları da içererek, fakat ondan bağımsız olarak
ilerlemiştir. Dolayısı ile geriye bir tek açıklama kalmaktadır: İklimsel olaylardan bağımsız olarak yükselip
alçalan tektonik göllerin tabanlarında, su bütçesi fazlasını açıklayan “çok
derin” su kaynakları bulunmaktadır. Zaten bu yüzden bu türden göllere tektonik
göl adı verilir.
Van
Gölü'nün seviyesi yükseldikçe kendi tabanına yaptığı basınç da yükselmekte,
yani tabanından göle basılan suyu engelleyen basınç da giderek artmakta ve bu
basınç, daha az suyun göl tabanından “yeryüzüne” çıkmasına neden olmaktadır.
Müh. Prof.Dr. Kocaeli
Üniversitesi Müh. Fak. Jeofizik Bölümünden emekli, Halen Anadolu Çevre
Korumacıları Asamblesi Gn. Başkanı. Uğur KAYNAK aynı fikirleri desteklemektedir
Erhan Erdoğan - Yalova Üniversitesi Rektör
Yardımcısı Prof.Dr. Recep Eren, "Erciş
depremi münferit ve yerel bir depremdir.
ABD yeni nesil lazer silahları |
Erhan
Erdoğan - Yalova Üniversitesi Rektör
Yardımcısı Prof. Dr. Recep Eren, "Erciş
depremi münferit ve yerel bir depremdir. Oradaki enerji birikiminden daha çok,
magmadan gelen, yeraltında olan volkanizmanın tetiklediği bir hareketten
doğduğunu umuyoruz" dedi.
Jeoloji Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Eren, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Van'da yaşanan depremin farklı bir yapıda olduğunu söyledi.
Doğu Anadolu'daki volkan oluşumlarına dikkati çeken Eren, şöyle konuştu:
"Bugün bölgede halen birtakım buhar çıkışlarıyla beraber aktif olduğunu gördüğümüz magmadan kaynaklanan bir hareketin farkındayız. Orta Anadolu'da sönmüş, ölü volkanlara nazaran doğudaki volkanizmanın daha da aktif olduğunu düşünüyoruz. Veriler onu işaret ediyor. Yerkabuğu sert olmasına rağmen onun altındaki magmadan kaynaklanan gevşek olan zeminden tetiklenen hareket, bu fay oluşumunu sağlamıştır."
Kuzey Anadolu fayı ile Anadolu plakasının yılda 2 santimetre hareket ettiğini vurgulayan Eren, şöyle devam etti:
"Ama bu hareketin kilitlendiği noktalar var. Kıtanın hareketinin durduğu noktalarda büyük enerji birikimi oluşuyor. Bu enerji birikimleri belirli periyotlarda büyük boşalmayla sonuçlanıyor. Enerji boşalımı sağlandığı noktadan itibaren deprem riski azalıyor. Kocaeli depremi sırasında o alanda olan boşalımın doğudaki depremi tetiklemesi mümkün değildir. Erciş depremi münferit ve yerel bir depremdir. Oradaki enerji birikiminden daha çok, magmadan gelen, yer altında olan volkanizmanın tetiklediği bir hareketten doğduğunu umuyoruz. İnşallah depremi oluşturan magma hareketi sakinliğe ulaşır, bundan sonra bu faaliyetleri görmeyiz."
Jeoloji Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Eren, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Van'da yaşanan depremin farklı bir yapıda olduğunu söyledi.
Doğu Anadolu'daki volkan oluşumlarına dikkati çeken Eren, şöyle konuştu:
"Bugün bölgede halen birtakım buhar çıkışlarıyla beraber aktif olduğunu gördüğümüz magmadan kaynaklanan bir hareketin farkındayız. Orta Anadolu'da sönmüş, ölü volkanlara nazaran doğudaki volkanizmanın daha da aktif olduğunu düşünüyoruz. Veriler onu işaret ediyor. Yerkabuğu sert olmasına rağmen onun altındaki magmadan kaynaklanan gevşek olan zeminden tetiklenen hareket, bu fay oluşumunu sağlamıştır."
Kuzey Anadolu fayı ile Anadolu plakasının yılda 2 santimetre hareket ettiğini vurgulayan Eren, şöyle devam etti:
"Ama bu hareketin kilitlendiği noktalar var. Kıtanın hareketinin durduğu noktalarda büyük enerji birikimi oluşuyor. Bu enerji birikimleri belirli periyotlarda büyük boşalmayla sonuçlanıyor. Enerji boşalımı sağlandığı noktadan itibaren deprem riski azalıyor. Kocaeli depremi sırasında o alanda olan boşalımın doğudaki depremi tetiklemesi mümkün değildir. Erciş depremi münferit ve yerel bir depremdir. Oradaki enerji birikiminden daha çok, magmadan gelen, yer altında olan volkanizmanın tetiklediği bir hareketten doğduğunu umuyoruz. İnşallah depremi oluşturan magma hareketi sakinliğe ulaşır, bundan sonra bu faaliyetleri görmeyiz."
Bolu Yeniçağ Gölü |
Çeşitli
akademisyenlerimizin ilginç ve değişik görüşlerine rağmen birleştikleri
noktalarda ne yazık ki, stratejik bilgi eksikliğimiz doruk noktadır. Bu
eksiklik yüzünden geleceğimizi garanti alacak teknolojileri
geliştirememekteyiz.
Bu bilgi
birikimlerine gerekli uzmanların dâhil edilmesiyle, yeraltı derinliklerinin
resminin çekilmesi, tabakaların hareketi veya yeraltı su kaynaklarının tespiti
ve suların akış yönünü resimleyecek bir aletin kısa sürede yapılması sağlanabilir.
Toprak delici tomografi aletini, uydularına monte eden
ABD ülkemizdeki madenlerin yerini tespit etmiş durumda. ABD yetkililerin en az
5000 metreye kadar toprağın altında ne olduğunun haritasını çıkarttıkları
tahmin ediliyor. Ülkemizdeki Küresel Sermayenin şirketlerini de bu bilgileri
aktarıyorlar. Gerisini siz düşünün.
Diğer taraftan Aselsan’ın son bir yıl içinde, bilgi
birikimi ve tecrübesi ile böyle bir aleti geliştirdiğinin duyumlarını alıyoruz.
Aşağı yukarı toprağın 2000 metre altındaki gelişmelerin takibi bilim
adamlarımız tarafından rahatlıkla yapılıyor. Bu yazıyı yayınladığımız zamandaki
güncellemeyi de, sizlere duyurmaktan mutluluk duyuyoruz.
Gelecek aşamada
bu deprem oluşturacak enerjiyi nasıl boşaltacağımızı da bulmak hayal
olmayacaktır. Ayrıca entropideki düzensiz etkenlerin, ülkemiz coğrafyası
aleyhine düzenlenmesinin de böylece önüne geçme çareleri bulunacaktır. Bu alanda
ABD, Rusya ve Çin daha evvel belirttiğimiz projelerle çalışmalarını çok ileri
safhalara taşımışlardır.
İleride İran’a karşı yapılacak bir operasyonun ABD
tarafından, suni deprem teknolojisiyle gerçekleştirilmesi büyük bir ihtimaldir.
Malatya Kürecik yakınında kurulan yeni üssün, Doğu Anadolu fay hattı başlangıcı
olan Malatya Pötürge’ye yakınlığı da büyük bir tesadüftür. ABD'li yetkililer uyguladıkları planlarda bir taşla birçok kuş vurmayı severler.
İlk olarak 2013 yılında yayınlanmıştır.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.