İstanbul, İstanbul olalı böyle yığınsal bir eylem görmedi. 15-16 Haziran
direnişi, yürüyüşü, mitingleri…
1 Mayıslar…
İstanbul, Kemal Türkler’i, Behice Boran’ı, Uğur Mumcu’yu, Hrank Dink’i
uğurladı yüz binlerle…
Berkin… Gözünün içi gülen güzel çocuk… Senin için milyonlar döküldü
sokaklara, caddelere…
Elli yıla yakın süredir, İstanbuldaki en yığınsal eylemlerin, en yığınsal
cenazelerin tümüne katıldım. Böyle büyük katılıma tanık olmadım.
Ağırlıklı olarak 25-45 yaş arasında, ama her yaştan, toplumun her kesimden
insan Berkin’i uğurlamaya geldi.
Gerçek katillerin bilincinde olan, tepkisini, kontrollü ve derin bir öfkeyle
dile getiren bir halk…
Katil-hırsız ilişkisini kurarak, bir çocuk katlini, siyasi bilince yansıtan
sloganlarıyla, pankartlarıyla sokaklara, caddelere sığmayan milyonlar…
Balkonlardan, camdan sarkanlar…
Tepkisini dile getirmekten kaçınmayan ama çatışmak da istemeyen bir kitle.
Buna rağmen, sakince duran bir korteje, hiçbir neden yokken, durup dururken,
bir anda Osmanbey Ramada oteli’nin yakınlarından atılan gaz bombaları… Otuz
metre ötemizde…
Beklenmedik bir anda neye uğradığını bilemeyen kitle… Yine de Gezi
deneyimiyle olmalı, birbirine zarar vermeden dağılan bir kitle…
İstanbul, İstanbul olalı böyle yığınsal bir eylem görmedi.
İstanbul, İstanbul olalı, faşist darbe dönemlerinde bile kitle eylemlerine,
halk topluluklarına karşı böylesine düşmanca tavrı görmedi.
Türkiye, Türkiye olalı, 15 yaşında bir çocuğun katline duyulan tepkiyi,
“Nekrofili” (Ölü seviciliği) olarak değerlendirme cüretini gösteren bir
hükümet adamı görmedi.
Türkiye Türkiye olalı, Berkin sorulduğunda, “Türkiye bunları aştı. Sabah
borsa düştü, akşam toparladı” diyebilen, paraya böylesine aleni tapan bir
yönetici de görmedi.
Söyle bana Türkiye! 30 Mart’ta kimin ruhun şad edeceksin?
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.