Refah Şehitleri Anıtı |
Ters Açı 1923 |
DEMİR
VE ÇELİĞİN
VERDİĞİ GÜÇ
1930’lu
yılların ikinci yarısında, Türkiye
Cumhuriyetinin kurucu kadroları sanayileşme hedefine ulaşılabilmesi için demir ve çelik üretimini sağlayacak bir demir çelik fabrikasının hayaliyle
yanıp
kavrulmaktaydı. Nihayet 1937
yılında ülkemizin ilk demir çelik
fabrikasının temeli Karabük’te atılır. Fabrika 1939 yılında üretime
geçer. Bir taraftan Karabük Demir Çelik Fabrikasının hammadde
ihtiyacının karşılanması amacıyla demir
aramalarına başlanmış, diğer taraftan aynı dönem
içerisinde, ülkenin petrol
rezervlerinin saptanması ve işletilmesi, krom, bakır, manyezit, çinko ve kurşun başta olmak üzere birçok madenin aranması ve üretimi ve sanayide kullanımı ile ilgili projelendirme çalışmaları yürütülmeye
çalışılmıştır.
1930’lu
yılların sonunda, Dünya yeni bir paylaşım savaşının ortasında kalır. Savaşın saldırgan ve yayılmacı gücü Almanya, Avrupa’da ülkeleri birer birer işgal ederek Sovyetler birliğine doğru ilerlemektedir.
Ancak,
Aachen Teknik Üniversitesinde görevli Alman fizik Profesörü Wilhem Fucks ve arkadaşları daha henüz
savaşın başında Almanya’nın yenileceğini söylemekte ve savaşın zamanı ile Almanya’nın kaç yıl dayanabileceği konusunda aralarında bahse girmektedirler.
Almanya’nın savaştan yenik çıkacağı kehanetinde bulunan Wilhem Fucks bu kehanetinin yalın bilimsel tabanını; savaş sırasında batan gemilerin ve parçalanan tankların yerine yenilerinin yapılması için
gereksinim duyduğu çelik ve çelik üretimi
karşısında; ABD ile İngiltere’nin toplam çelik üretiminin, (o tarihlerde) Almanya ile
Japonya’nın toplam çelik
üretiminin yaklaşık iki katı olması gerçeğine dayandırıyordu.
Ayrıca; Alman demir çelik sanayi demir çelik üretimi
için ihtiyaç duyduğu manganez
ve kromit
kaynakları açısından dışa bağımlı bir ülke konumundaydı. Bu bilimsel ve
lojistik gerçeklerin farkında olan İngiltere, Amerika ve Sovyetler Birliği savaş sırasında Almanya’nın çelik üretim
yeteneğini tamamen ortadan kaldırılarak savaşın bir an önce lehlerine sonuçlanması için bir taraftan Almanya’nın uluslararası piyasadan manganez
ve kromit alımını engellemeye dönük diğer taraftan da hammadde kaynaklarını ele geçirmeye
yönelmiş önemli askeri, diplomatik ve ticari
çabalar sarf etmekteydi. Bu çabaların merkezinde Türkiye yer alıyordu. Çünkü demir çelik ve özellikle savaş sanayisinin
ihtiyaç duyduğu kromitin Avrupa’ya yakın tek tedarik kaynağı Türkiye idi.
GÜCE GİDEN YOLDA PASLAŞMALAR
(Ticari Çabalar)
2.
Dünya savaşı boyunca
ülkemizin en önemli ihraç ürünleri arasında kromit yer almaktaydı. 1939 yılında ülkemiz Dünya kromit üretiminin %16,4’ünü
yaklaşık olarak 190.000
tonunu tek başına sağlamıştı. Savaş, silah üretimini (tank, zırhlı gemiler,top, tüfek…)
arttırıyor buda demir çelik üretimini tahrik ediyordu.
Savaş boyunca da üretim ve ihracat sürekli yüksek düzeyde kaldı. Savaş yıllarında Türkiye’nin kromit üretimi ton olarak aşağıda verilmiştir.
YILLAR
TON
1939
183.300
1940
169.800
1941
135.700
1942
116.300
1943 154.500
1944
182.100
1945
148.100
Mevcut
durum ve 2. Dünya savaşı taraflarından miğfer devletlerinin demir çelik ve silah üretiminde kullandıkları kromit kaynaklarından yoksun
oluşu, savaş boyunca tarafsız kalmaya çalışan Türkiye üzerinde müttefik devletlerin benzeri görülmemiş baskılarına maruz bırakmıştı.
1939 yılında Türkiye ile Almanya ve ayrıca İngiltere ve Fransa arasındaki ticaret görüşmelerinde Kromit en çok tartışılan konu olarak yerini aldı. Nitekim o yıllarda olduğu gibi bugün de kromiti sanayisinde kullanamayan
ülkemiz yer altı kaynaklarını işlemeden yabancı sanayi ve
metalürji tesislerinin üretim hatlarına bağlamış bu ise ülkemizin
sanayileşmemesinin en temel problemlerinden biri ola gelmiştir.
31 Ağustos 1939’da Türkiye ile Almanya arasındaki ödeme anlaşması sona erdi. Bu yıllarda
politikacılar ülke
ekonomisini bir taraftan Almanya’ya çok bağımlı duruma getirmiş olmaktan korktuklarından, diğer taraftan da İngiltere ve Fransa ile ticari ilişkiler kurdukları için sona eren
ödeme anlaşmasını uzatmayı kabul etmemişti. 19 Ekim 1939 tarihli İngiltere, Fransa ve Türkiye ittifakına eklenen mali anlaşma İngiltere, Fransa ve Türkiye arasında sıkı ticari ilişkiler kurulmasını öngörüyordu.
Anlaşmaya dayalı olarak başlayan görüşmelerde İngilizler Türkiye’nin Almanya’ya Kromit satmamasını istiyorlardı Buna mukabil
Türkiye ise; İngiltere’nin iki yıl içinde 200.000 ton kromit ve incir,tütün,üzüm ve fındık gibi tarım ürünlerini
de almasını istiyordu.
Hatta görüşmeler sırasında Türkiye İngiltere’nin Almanya’ya kromit satılmaması isteği karşısında, İngiltere’nin Türkiye’nin tarım ürünleri alması şartını koşmuştu.
Her ne
kadar İngiltere kromiti satın alma konusunda istekliyse de Almanya’ya kromit
ihraç edilmemesinin Türk tarım ürünlerinin İngiltere tarafından alınması şartına bağlanması İngiltere’de kızgınlık uyandıran bir husus
oldu. Görüşmelerin kesilmek üzere olduğu bir noktada, Türkiye İngiltere’ye Türk kromitini 20 yıl süreyle alması teklifinde
bulundu. Ancak bu öneride İngiltere tarafından reddedildi. İngiltere’nin karşı önerisi
gelecek iki yıl içinde her yıl 50.000 ton kromit almak ve 1943’ten sonra da
kromit ithalatında
Türkiye’nin İngiltere’ye öncelik tanıması şeklindeydi.
18
Haziran 1941 tarihinde Türk Alman Dostluk İttifakı imzalandı. Bu dostluk anlaşmasının ardından yapılan ticari
görüşmelerin esasını da Türk
kromiti teşkil etmekteydi. Nitekim 18 Haziran 1941
tarihinden hemen sonra Almanya tarafından Türkiye’ye
gönderilen Karl Clodius’un yürüttüğü görüşmelerin birinci gündem maddesini Almanya’nın Türkiye’den ithal edeceği kromit oluşturuyordu. Nihayet Ekim 1941’de görüşmeci Clodius adıyla anılan anlaşma imzalandı. Bu anlaşma uyarınca Türkiye
İngilizlere tanınan önceliğin sona ermesinden üç ay sonra 15 Mart 1943 ile 31
Haziran 1943 tarihleri arasında Almanya’ya 45.000 ton kromit göndermeyi kabul etmekteydi.
Demir
ve çeliğini, kromitini, manganez’ini işleyerek ileri metalürjik ürünlere dönüştüremeyen ve bunlardan özellikle savaş yıllarında ihtiyaç duyulan silahı yapamayan Türkiye’ye Yine aynı anlaşmaya göre Almanya tarafından 18 milyon lira değerinde askeri malzeme gönderilirse; Türkiye, 1943 yılında Almanya’ya açıktan 45.000 ton, 1944 yılında da 90.000
ton kromit ihraç edecekti.
Anlaşma Almanların acil kromit
ihtiyacı karşısında tatminkar bulunmadığı gibi hoşlarına gitmemişti. Anlaşmadan hoşnut olamayan bir diğer tarafta İngiltere ve A.B.D. oldu İngiltere Türkiye’nin 20 yıl süreli kromit ihracat teklifini kabul etmemekten pişmanlık duymaktaydı.
Anlaşmayı engelleyemeyen
İngiltere ve Amerika Miğfer ülkelerinin demir çelik ve silah sanayine stratejik değeri olan kromit’in ulaşmasını engellemek için sadece 1940 yılında
Türkiye’den 151.066 ton kromit ithal etmişlerdi. (yapılan anlaşmaya göre sadece
50.000 ton kromit alacaklardı)
Ancak
Türkiye Clodius anlaşmasına bağlı kalmış miğfer ülkelerine 1943 yılında 46.783
metreküp kromit, 9.508 metreküp pik demiri, 7.384 metreküp bakır, 966 metreküp demir cevheri ihraç etmişti.
REFAH GEMİSİ NEDEN
VURULDU
(Askeri Çabalar) “Türk-Alman Dosluk Anlaşması
ve Alman silah sanayine ihraç edilen kromit’in bedeli”
“1941 yılı başlarında Ankara’daki İngiliz Büyükelçisi, Sir Hugh Montgemery Knutcbull
Huggensen Türk ilgililerine “Almanlarla saldırmazlık paktı imzalamazsanız, denizaltılarınızı vereceğiz” dediği gibi, dört uçak filosunun hediye edileceğini de bildirmişti. Ancak
durum İngilizlerin istediği gibi gelişmedi ve Türk Alman Dostluk Antlaşması 18 Haziran
1941 tarihinde Ankara’da imzalandı. Almanlar Rusya’ya yapılacak Barbarossa Harekatından önce güney yanını güven altına almak istiyorlardı. Barbarossa harekatının
başladığı gün olan 22 Haziran 1941 günü Türkiye Cumhuriyeti
de tarafsızlığını ilan etti.
İngilizlerle uzun yazışmalardan sonra, tam bu sıralarda, bir Türk askeri kafilesinin Mısır’dan İngiltere’ye hareket edecek olan İngiliz konvoyuna yetişmek üzere yola
çıkarılması kararlaştırılmıştı. İngilizler kafilenin ısrarla 25 Haziran’da Mısır’da Port Said’de hazır olmasını şart koştular...
Milli
Savunma Bakanlığı (Bakan; Saffet Arıkan), askeri kafilenin Mısır’a götürülmesi
için Ulaştırma Bakanlığından (Bakan; Cevdet Kerim İncedayı) bir gemi
kiralanarak hazırlanmasını istemişti. Refah gemisi ya da o günkü diliyle “Refah Vapuru” dikkat çekmeyeceği düşüncesiyle bu görev için seçilmişti.
Refah
gemisi Musevi bir yurttaşımıza ait daha çok adına şarkılar yapılan dünya savaş sanayiinin stratejik maddesi olan Türkiye’nin kromunu taşımakta kullanılan 5.000 tonluk bir yük gemisiydi. 1941 yılında İngilizlere
Mısır yoluyla krom taşıyan bir şilepti. Türk kromu, 1942 yılına
kadar İngiltere
tarafından
kapatılmıştı. Refah gemisine krom da yüklenmişti ancak sonra boşaltılmıştı. İngiltere’ye gönderilecek personelin, gemideki krom boşaltılarak
gönderildiği
basında
yer almıştı.
Bu konunun da tam açıklığa kavuşması gerekmektedir.
Gemi Mısır’a krom götürmeye hazırlanırken, almış olduğu
bu yeni görev üzerine yüklemiş olduğu
kromu boşaltılmış
mıdır,
yoksa bu görevle birlikte krom yüklenmiş yolcu ya da Milli Savunma Bakanlığı
ilgililerinin uyarısıyla mı boşaltılmıştır?...
Geminin
torpillenerek batırılması konusu üzerinde önemli durulması gereken bir başka nokta da, Refah gemisinin 23 Haziran 1941 günü
hareketinden önce Ankara’daki İngiliz elçiliğinden gelen bir görevli tarafından gemi rotasının verilmesidir. Kaptan İzzet Dalgakıran planlanan rotayı değiştirerek, İngilizlerin vermiş olduğu rotayı planlamıştır. “Refah
Gemisi 23 Haziran 1941 günü saat 18.00’de Mersin limanından İngilizlerin çizmiş olduğu rotayı izleyerek ayrıldı. Geminin hareketinden yaklaşık 5 saat sonra 42-45 mil kadar
gittikten sonra, Kıbrıs’ın Karpas açıklarındayken saat 23 sularında büyük bir patlama
oldu. Gemi kimliği belirlenemeyen bir denizaltı tarafından atılan torpille torpillenmişti.”
Ele aldığımız konu bağlamında Refah
vapurunun torpillenerek batırılmasında Türkiye ve Almanya arasında imzalanan 18 Haziran 1941 tarihli
Türk Alman Dostluk İttifakının
ve Türkiye’nin Almanya kromit ihraç etmesinin
neden olduğunu ve bu suretle Türkiye’nin bir taraftan
dostluk anlaşmasını askıya alması diğer taraftan da Almanlara kromit ihracının engellenmek istendiği
söylenebilir. Vapurun takip ettiği rotayı İngilizlerin vermiş olması ve vapurun bu rota üzerinde torpillenmesi saldırıyı kimin yaptığı konusunda
önemli bir ipucu vermektedir.
Haber Kaynağı
: Ulusların Gücü ve Yurdumuzun Tükenişi
yada Tüketilişi - M. Mustafa ÇINKI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.