Cihan Dura |
Gözlem
bilimsel araştırmanın ilk adımıdır. O olmadan gerçekler bulunamaz.
Türkiye’de çok uğursuz bir olgu AKP iktidarı ile birlikte çok tehlikeli
bir hal almıştır. Yapacağım gözlemler
[i] bu olgu üzerinedir.
Türkiye’de
yabancılar, Eylül 2013’e kadar 21 milyon metrekare büyüklüğünde arsa ve
konut satın aldı. Gayrimenkul sahibi yabancı uyrukluların sayısı 100
bini geçti. En fazla gayrimenkul satın alanlar 36 bin kişiyle
İngilizler... İngilizleri sırasıyla Almanya ve Rusya vatandaşları
izliyor. En fazla konut ve arsa alınan il, 4,9 milyon metrekare ile
Antalya... Mütekabiliyeti kaldıran yasanın çıkışından sonraki 9 ay
içinde 2 510’u arsa, 8 170’i konut olmak üzere toplam 10 680 taşınmaz
satıldı. Alım yapan yabancı sayısı 11 bin…
‘***’
Devletimiz, kendi topraklarını satışa çıkarmakta, AKP hükümeti sayesinde neredeyse lider… Ernst ve Young Avrupa Gayrimenkul Yatırımları Beklenti Göstergeleri Araştırması sonuçlarına göre Türkiye gayrimenkul piyasası, Avrupa’da en cazip ikinci pazar konumunda!...
İngiliz Daily Telegraph
gazetesi okurlarını hararetle toprak satın almaya davet ediyor,
Nerede? Tabiî Türkiye’de, İstanbul’da, kıyı
bölgelerimizde... Yabancıların gayrimenkul satın almasını
kolaylaştıran yasal değişiklikleri vurgulayan gazete,
haberinde ülke genelinde en çok emlak alanların Ruslar ve
İngilizler olduğuna dikkat çekiyor.
Ve Yusuf Yavuz’un çok uyarıcı bir gözlemi… Tam yeri geldi, bakın ne yazıyor: Fethiye’nin
Yeşilüzümlü beldesindeyiz. Bir kahvede kalabalık bir grupla sohbet
ediyoruz. Köylüler, geçmişte tütün, üzüm ve badem ürettiklerini
anlatıyorlar. Adı üstünde, Yeşilüzümlü’de ev şarapçılığı da yaygınmış.
Ancak tütün üretimi bitmiş. Arazilerin bir kısmı İngilizlere satılmış.
Yeşilüzümlü’de yaklaşık 400’e yakın İngiliz villa yaparak yerleşmiş
durumda. Kıyılardaki ortak slogan buraya da sıçramış: “Eskiden araziler bizimdi, yabancılara sattık. Şimdi onlara hizmetçilik ediyoruz.”
Sonra Almanlar…
İlgileri yalnız kıyılarımız mı, yalnız Antalya mı, Alanya mı? Hayır,
bir de Batman sevdaları olduğu anlaşılıyor. Orhan Özkaya çekiyor
dikkatimizi: Batman’da 2 milyon 71 bin metrekare alana tekabül eden
244 taşınmazın Almanlar tarafından satın alındığı açıklandı. Bu durum
Batman ve Raman havzasının çok verimli ve kaliteli petrol yataklarına
sahip olduğunun bir belirtisi olarak algılanmalı. Mayınlı arazilerde
daha yakın zamanda bulunan petrol yataklarının kalitesi ve genişliği
düşünüldüğünde ve ülkenin bir petrol denizi üzerinde yüzdüğü, bulunan
petrol yataklarının vanalarının betonla kaplandığı iddiaları tarihsel
süreçte ortaya konan raporlarla kanıtlandığı bilinirken, bu savlar göz
ardı edilerek, söz konusu toprakların satılması büyük bir aymazlıktır.
‘***’
Biri
yabancı, diğeri yerli iki firma… Türkiye’nin topraklarını satarak para
kazanıyorlar. Elbette daha niceleri var, örnek olarak bu ikisini not
edelim.
-Coldwell Banker… Türkiye Ülke Direktörü anlatıyor: Hedefimiz
markamızı Türkiye’de pazar lideri yapmak… Yıllık 5 milyar dolar
gayrimenkul satışı hedefliyoruz. 107 yıldır en çok ciro üreten
gayrimenkul danışmanlık markası olan Coldwell Banker dünyada 50 ülkede,
3600’ü aşkın franchise ofisi, 120 bin gayrimenkul danışmanı, yıllık 500
milyar dolar satılan mülk değeri ve 6 milyar dolar alınan komisyon
bedeliyle dünyanın en büyük danışmanlık şirketidir.
-Yerli şirket ise, Ağaoğlu İnşaat…
Ali Ağaoğlu, yurtdışındaki ilk satış ofisini Dubai’de açmış.
Fransa’nın Cannes kentinde yapılan dünyanın en büyük gayrimenkul fuarı
MIPIM’de de Türkiye için ayrılan alanın yarısını tek başına kapatmış.
Ağaoğlu, kredi derecelendirme kuruluşu Fitch ile de anlaşmış bulunuyor.
Ağaoğlu İnşaat’ı yurtdışı atağına kaldıran sebep yabancılara yönelik
satışlar ve yabancıya yönelik yeni projeler üretmesi… Ağaoğlu yabancıya
gayrimenkul satışında mütekabiliyetin kaldırılması sonrası geçen 10 ayda
1 300 rezidans ve ofis satmış, bunun karşılığında 400 milyon dolar
gelir elde etmiş. Bunların yüzde 95’i Ortadoğulu ve Araplar, yüzde 5’i
ise Azeri, Amerikan ve Rus vatandaşlara satılmış. Öyle ki bir Arap
ülkesi vatandaşı kredi kartıyla Ağaoğlu’ndan 10 konut birden almış.
Ağaoğlu’nun Londra’da da bir arsası mevcut. Burada 54 katlı olarak
şehrin en yüksek binasını yapmasına belediye imar izni vermiyor, ancak
44 kata kadar müsaade ediyor. Bodrum’da milyar dolarlık değere sahip
konut arsası bulunan şirket, yurtdışından bir firma ile yabancıya
yönelik konut projesi geliştiriyor.
Ne diyeyim, Türkiye’nin, sevgili vatanımızın toprakları üzerinden iyi ortaklık, iyi ticaret, iyi para…
‘***’
Ve toprak deyince, mutlaka karşımıza çıkan İsrail… Bu kez CHP Muğla milletvekili Tolga Çandar’dan alıyoruz haberi: Karacahisar
Köyünün, termik santralin yapılacağı yerden Bodrum’a kadar olan arazisi
bir firma tarafından satın alınmış bulunuyor. Önemli bir bölümü
birinci derecede doğal SİT alanı olan araziye metrekaresi 2-3 liradan
yok pahasına el konuluyor. Çandar soruyor: Söz konusu
firma hangi ulusundur? Iğdır Ovasının tamamını satın alan ulusla aynısı
olabilir mi? Iğdır Ovasının tamamını İsrailliler aldı. Harran Ovası’nın
yarıdan fazlasını da... Türkiye’deki ekili
alanlarımızın önemli bir bölümünü İsrailliler satın aldı, alıyor. Ya
kendileri tarafından ya da buradaki ortak firmaları tarafından...
İsrail’in dosyası hayli kabarık, Konya’da, Mersin’de de iş başında, Orhan Özkaya’dan öğreniyoruz: “İsrail’in,
Konya Karapınar ve çevresinde onlarca köyün arazisi ve Mersin Alata
Çiftliği’nin 4056 dekarlık arazisini satın almak için giriştiği
faaliyetler bilinmektedir.”
AKP
hükümetinin mütekabiliyet ilkesini kaldırması, İsrail’e yaptığı en büyük
ihsanlardan biri oldu bence. İsrail bu ilke yüzünden daha önce doğrudan
alım yapamıyordu. Artık önünde hiçbir engel kalmadı.
‘***’
AKP
hükümeti Türkiye’de yabancıya toprak satışını artırmak için elinden
geleni yapıyor. Bazı uygulamaları da dolaylı olarak aynı sonucu veriyor.
İşte son yıllarda başvurduğu, yabancıya toprak satışını artırıcı
uygulamalar: Oturma izninin uzatılması, askeri bölgelerin satışa açılması, 2B arazileri, tarımda şirketleşme, kentsel dönüşüm.
1) AKP
hükümeti Türkiye’den taşınmaz satın alan yabancıların oturma izni
süresini “Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu” kapsamında üç aydan 1
yıla çıkardı. Bu 1 yıllık oturma süresi de 8 yıl boyunca her yıl
uzatılarak devam edecekmiş. 8 yıl sonunda mülk sahibi yabancılara kalıcı
ikamet izni verilecekmiş. Bu değişiklik toprak tacirlerini sevince
boğdu. İşte bunlardan ikisinin sevinç çığlıkları…
Önce, İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Genel Sekreteri ve Alanya Müteahhitler Birliği (MÜTBİR) Başkanı: Türkiye’de
taşınmazı bulunan yabancılara en az 1 yıl oturma izni verilmesi,
sektörümüze büyük teşvik oldu. Sektörün önünü kesen iki önemli engelden
biri olan oturma izinlerinin kısa olması, yabancıların bölgemizden mülk
almasında ve ikametinde önemli güven kaybına sebep oluyordu. Ülkemiz ve
bölgemizden mülk alan yabancıların ikamet izinleri, hükümetçe, sektörün
istediği gibi 1 yıl olarak uzatıldı. Sektör için sevindirici bir
karardır bu.
Alanya’da
yabancıların kurduğu dernekler var; biri de Rus Dili Konuşanlar
İşbirliği ve Dayanışma Derneği... Bu derneğin başkanı da şöyle katılıyor
şenliğe: "Konut satın alan
yabancıların ülkelerine gidip gelmeleri ekstra masraf oluyordu. Aslında
Türkiye’de yatırıma sıcak bakıyorlar. Bu kanun sayesinde satışlar
artacak.”
Karar, yabancılara en fazla mülk satışının yapıldığı, 90 ülkeden 22 366 yabancının yaşadığı Alanya emlak sektöründe büyük sevinç yarattı. Bu sayede, 25 bin konut stoğu bulunan Alanya’da emlak sektörü hareketlenecek, konut satışında patlama olacakmış.
Karar, yabancılara en fazla mülk satışının yapıldığı, 90 ülkeden 22 366 yabancının yaşadığı Alanya emlak sektöründe büyük sevinç yarattı. Bu sayede, 25 bin konut stoğu bulunan Alanya’da emlak sektörü hareketlenecek, konut satışında patlama olacakmış.
Buna karşılık, uygulamayı “Tek taraflı ticari imtiyaz”, “tam bir kapitülasyon” olarak niteleyen yazarlarımız var.
2) Uzun süredir söyleniyordu, sonunda askerî bölgeler
de yabancıya satış kapsamına alındı. 2012’de mütekabiliyet koşulunu
kaldıran yasa ile birlikte aralarında askerî bölgelerin de bulunduğu
arazilerin yabancılara satışını kolaylaştıracak çalışmalara hız verildi.
81 ilin tamamında askerî bölgelerin sınırları yeniden çizildi. Bu
değişiklikle bazı askeri bölgelerin de yabancılara satılmasının yolu
açılmış oldu.
Bundan
başka, AKP Hükümeti Türkiye’nin Ermenistan, İran, Nahçivan arasındaki
sınırda kritik askeri yasak bölgede yer alan 75 bin dekarlık araziyi de
“tarımsal faaliyete açma” adı altında 30 yıllığına özel sektöre kiraya
vermiş bulunuyor. Bölge özellikle ABD’de yaşayan Ermenilerin ilgi alanı
içindedir. Bazı ABD tarım firmaları da, bölgenin tarımsal faaliyete
açılması halinde yatırım yapmayı düşünebileceklerini belirtmişler. Çok
anlamlı ve yakından takip edilmesi gereken uygulama ve gelişmeler…
3) Dahası var, 2B arazileri…
Yabancılar 2B Yasası ve 5737 sayılı Vakıflar Yasası kapsamında da
toprak satın alabiliyor. 2B arazileri tarım arazileri dışında kalan ve
üzerinde yapılaşma bulunan araziler...
Hükümet,
sıcak para ihtiyacını karşılamak için satacağı 2B arazilerinden 9.8
milyar liralık gelir bekliyor. Tapu ve Kadastro Eski Genel Müdür
Yardımcısı Orhan Özkaya ise 2B arazilerinin yandaşlara, vurguncu
emlakçilere, sermaye guruplarına, mafya ve cemaatlere yarayacağı
görüşünde. 2B arazilerinin yeniden gündeme getirilmesinin arkasında asıl
sıcak para girişinin azalması ile bütçe açığı var. Ve dikkat: 2B
arazileri yabancılara, yabancı kapitalistlere de satılabilecek! Nasıl
yabancılar ülkeden tarım arazisi satın alabiliyorsa, konut
alabiliyorsa, 2B arazilerini de dolaylı veya dolaysız olarak
alabilirler. Hiçbir engeli yok.
4) Gündemde bir yasa var: “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanun Tasarısı”… Ne var ki bu tasarı, Tayfun Özkaya vurguluyor, köylünün sahip olduğu toprakların, şirketlerin
elinde toplanmasını sağlayacak hükümler taşıyor. Bu hedef “şirketlerin
ve büyük işletmelerin daha verimli olduğu varsayımı”ndan kaynaklanıyor.
Kısır bir neoliberal ideolojiye dayanan tasarıdaki bazı esaslar tarım
topraklarının yerli ve yabancı büyük şirketlerin eline geçmesine yol
açacaktır. Latin Amerika ülkelerinde tarım toprakları plantasyonlar
halinde yabancı şirketlerin elindedir, halk yoksulluk içindedir.
5) Son olarak kaydedelim ki, Kentsel dönüşüm projeleri de yalnız yerli değil, yabancı yatırımcıları da çekecek bir yapılaşma dalgası yaratabilir.
‘***’
Atatürk’ün
kurduğu Türkiye Cumhuriyeti sonunda bu zilletlere mi düşecekti? Kendi
topraklarını, Vatan topraklarını satmakta neredeyse birinci sırada!
Alanlar İngilizler, Almanlar, Ruslar,… Dünyada nam salmış sömürgeci
devletler… Şimdi Türk köylüsü onların yanında –doğruyu söylemek
zorundayım- artık uşaklık yapıyor. AKP hükümetinin mütekabiliyet
ilkesini kaldırmasından en çok yararlanan ülkelerden biri de İsrail…
Büyük talanda hiç eksik olmuyor.
Nutuk’taki
“bedhah”lar yine bir araya gelmiş, Vatan bildiğimiz, uğrunda fidanların
vurulup düştüğü kutsal toprakları satarak para kazanıyorlar.
AKP
Hükümeti çıldırmış, desem yeridir. Topraklarımızı elden çıkarmakta sınır
tanımıyor, yeni yollar buluyor, yeni imkânlar yaratıyor; ticari
imtiyazlar veriyor, kapitülasyonları hortlatıyor: Yabancıların oturma
izinlerini uzatıyor, askerî bölgeleri satıyor. 2B arazileri yasası,
tarımda şirketleşme, kentsel dönüşüm… Bunların hepsi yabancıya toprak
satışını artırıcı araçlar içeriyor.
Toprak satmak ihanettir, her ne surette olursa olsun, son vermek gerekir.
“Vatan toprakları kutsaldır, kaderine terk edilemez.”
[i] Gözlemlerimi, Şubat 2013 ve Aralık 2013 tarihleri arasında yayınlanmış olan Cumhuriyet, Haber Erk, İlk Kurşun, Milli Birlik Haber, Mili İrade Bildirisi, Odatv, Ulusal Kanal, Usiad, Vatan, Yeniçağ, Yurt, Zaman gazetelerinin Internet sitelerinde yer alan haber ve makalelerden faydalanarak yaptım. Makale yazarları şunlardır: Arslan Bulut, İbrahim Balta, Orhan Özkaya, Tayfun Özkaya, Yusuf Yavuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.