18 Eylül 2014 Perşembe

Deprem Ülkesi Türkiye 2





Van Gölü’nde özellikle 1993 – 1996 yılları boyunca iklim koşullarından bağımsız olarak meydana gelen su düzeyi yükseliminin açıklaması, Van Gölü suyunun bileşiminde saklıdır. Bilindiği gibi Van Gölü’nün suyu sodalıdır. Suda eriyik halinde bulunan iyonlar, volkanomagmatik yeraltı suyu kökenlidir . Van Gölüne dolaylı olarak iyonik su basan kaynaklar, büyük bir olasılıkla Van Gölü kuzey sahiline yakın dizilmiş Tendürek, Süphan ve Nemrut “kıta ortası çizgisel volkanları”dır. 

Bu volkanlar için öğrencilerine çeşitli tezler hazırlatan ve deneyler yaptıran Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın belirli güç odaklarını rahatsız etmiştir. Küresel Sermaye özellikle bu çetin coğrafyadaki stratejik bilgilerin ülkemizin eline geçmesi ve bu volkanlarda ölçüm yapılmasından fevkalade tedirgin olmuştur. Benim fikrime göre Sayın Rektör’e tarih eser kaçakçılığı suçlamaları bilinçli şekilde yapılmıştır. Bu şekilde kendisi kızağa çekilmiştir.

 1995 yılı itibarı ile bu konudaki en önemli gözlem, Kuzey Anadolu Fay Zonu  (KAFZ) üzerindeki Van, Gerede, Bolu-Yeniçağa, Adapazarı-Sapanca ve Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) üzerindeki Elazığ-Hazar göllerinde aynı anda meydana gelen yükselmelerdir. Aralarında yüzlerce km. uzaklık olan bu göllerin ortak özellikleri, litosfer kalınlığınca derinlere uzanan transform faylar üzerinde bulunmaları ve az ya da çok sodalı olmalarıdır. 1993-1996 yılları boyunca ortak yazgıları ise yaklaşık 2 m.’nin üzerinde su seviyesi yükselmeleridir.
Diğer taraftan KAFZ'nun uzantısı üzerindeki Urumiye gölü su düzeyi seviyesi yükselirken, büyük fayların tam üzerinde olmayan ve aynı iklimsel koşullara sahip olan Gökçe gölü su düzeyi alçalmıştır.

1993 -1996 yıllarındaki yükselim, mevsimlik salınımları da içererek, fakat ondan bağımsız olarak ilerlemiştir. Dolayısı ile geriye bir tek açıklama kalmaktadır: İklimsel olaylardan bağımsız olarak yükselip alçalan tektonik göllerin tabanlarında, su bütçesi fazlasını açıklayan “çok derin” su kaynakları bulunmaktadır. Zaten bu yüzden bu türden göllere tektonik göl adı verilir.


Van Gölü'nün seviyesi yükseldikçe kendi tabanına yaptığı basınç da yükselmekte, yani tabanından göle basılan suyu engelleyen basınç da giderek artmakta ve bu basınç, daha az suyun göl tabanından “yeryüzüne” çıkmasına neden olmaktadır.



 Müh. Prof.Dr. Kocaeli Üniversitesi Müh. Fak. Jeofizik Bölümünden emekli, Halen Anadolu Çevre Korumacıları Asamblesi Gn. Başkanı. Uğur KAYNAK aynı fikirleri desteklemektedir
 Erhan Erdoğan - Yalova Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Recep Eren, "Erciş depremi münferit ve yerel bir depremdir.
ABD yeni nesil lazer silahları
Erhan Erdoğan - Yalova Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Recep Eren, "Erciş depremi münferit ve yerel bir depremdir. Oradaki enerji birikiminden daha çok, magmadan gelen, yeraltında olan volkanizmanın tetiklediği bir hareketten doğduğunu umuyoruz" dedi.

Jeoloji Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Eren, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Van'da yaşanan depremin farklı bir yapıda olduğunu söyledi.


Doğu Anadolu'daki volkan oluşumlarına dikkati çeken Eren, şöyle konuştu:

"Bugün bölgede halen birtakım buhar çıkışlarıyla beraber aktif olduğunu gördüğümüz magmadan kaynaklanan bir hareketin farkındayız. Orta Anadolu'da sönmüş, ölü volkanlara nazaran doğudaki volkanizmanın daha da aktif olduğunu düşünüyoruz. Veriler onu işaret ediyor. Yerkabuğu sert olmasına rağmen onun altındaki magmadan kaynaklanan gevşek olan zeminden tetiklenen hareket, bu fay oluşumunu sağlamıştır
."

Kuzey Anadolu fayı ile Anadolu plakasının yılda 2 santimetre hareket ettiğini vurgulayan Eren, şöyle devam etti:

"Ama bu hareketin kilitlendiği noktalar var. Kıtanın hareketinin durduğu noktalarda büyük enerji birikimi oluşuyor. Bu enerji birikimleri belirli periyotlarda büyük boşalmayla sonuçlanıyor. Enerji boşalımı sağlandığı noktadan itibaren deprem riski azalıyor. Kocaeli depremi sırasında o alanda olan boşalımın doğudaki depremi tetiklemesi mümkün değildir. Erciş depremi münferit ve yerel bir depremdir. Oradaki enerji birikiminden daha çok, magmadan gelen, yer altında olan volkanizmanın tetiklediği bir hareketten doğduğunu umuyoruz
. İnşallah depremi oluşturan magma hareketi sakinliğe ulaşır, bundan sonra bu faaliyetleri görmeyiz."
Bolu Yeniçağ Gölü

Çeşitli akademisyenlerimizin ilginç ve değişik görüşlerine rağmen birleştikleri noktalarda ne yazık ki, stratejik bilgi eksikliğimiz doruk noktadır. Bu eksiklik yüzünden geleceğimizi garanti alacak teknolojileri geliştirememekteyiz. 

Örnek olarak Van Gölüne dolaylı olarak iyonik su basan kaynak olarak gösterilen Tendürek, Süphan ve Nemrut, hatta Ağrı volkanlarının magma hareketleri hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Böylece yeni oluşan çatlaklardaki tektonik gölleri ve buralarda oluşan su miktarlarının hareketlerini tespit edemiyoruz. Ayrıca potansiyel deprem tehlikesi yaratacak Gerede, Bolu-Yeniçağ, Adapazarı-Sapanca, Elâzığ-Hazar göllerindeki yükselmeyi takip edemiyoruz. Bu göller de Van gölüyle aynı özelliklere sahiptir. Aynı özellikler, yani yeraltındaki tektonik göller buralarda da oluşmuştur. Yapılacak tetiklemelerle meydana gelebilecek suni depremlerin etkisi ülkemiz ekonomisi için çok ağır olacaktır.
 
Bu bilgi birikimlerine gerekli uzmanların dâhil edilmesiyle, yeraltı derinliklerinin resminin çekilmesi, tabakaların hareketi veya yeraltı su kaynaklarının tespiti ve suların akış yönünü resimleyecek bir aletin kısa sürede yapılması sağlanabilir.

Toprak delici tomografi aletini, uydularına monte eden ABD ülkemizdeki madenlerin yerini tespit etmiş durumda. ABD yetkililerin en az 5000 metreye kadar toprağın altında ne olduğunun haritasını çıkarttıkları tahmin ediliyor. Ülkemizdeki Küresel Sermayenin şirketlerini de bu bilgileri aktarıyorlar. Gerisini siz düşünün.

Diğer taraftan Aselsan’ın son bir yıl içinde, bilgi birikimi ve tecrübesi ile böyle bir aleti geliştirdiğinin duyumlarını alıyoruz. Aşağı yukarı toprağın 2000 metre altındaki gelişmelerin takibi bilim adamlarımız tarafından rahatlıkla yapılıyor. Bu yazıyı yayınladığımız zamandaki güncellemeyi de, sizlere duyurmaktan mutluluk duyuyoruz.

Gelecek aşamada bu deprem oluşturacak enerjiyi nasıl boşaltacağımızı da bulmak hayal olmayacaktır. Ayrıca entropideki düzensiz etkenlerin, ülkemiz coğrafyası aleyhine düzenlenmesinin de böylece önüne geçme çareleri bulunacaktır. Bu alanda ABD, Rusya ve Çin daha evvel belirttiğimiz projelerle çalışmalarını çok ileri safhalara taşımışlardır.
İleride İran’a karşı yapılacak bir operasyonun ABD tarafından, suni deprem teknolojisiyle gerçekleştirilmesi büyük bir ihtimaldir. Malatya Kürecik yakınında kurulan yeni üssün, Doğu Anadolu fay hattı başlangıcı olan Malatya Pötürge’ye yakınlığı da büyük bir tesadüftür. ABD'li yetkililer uyguladıkları planlarda bir taşla birçok kuş vurmayı severler.



İlk olarak 2013 yılında yayınlanmıştır.
.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.